1 Aralık 2010 Çarşamba

Aralık

Bir Cengiz CANSIZ ritüeli belki de bu...
Gelen her Aralık ayına yazmak...
Hayatında şansa ve tılsıma yer vermeyen birinin,
sadece bir zamansal dilimden medet umması.

Aralık gelecek ve Cengiz kendini iyi hissedecek...

Evet aslında iyi hissediyorum yine. Hayat hakkım elimden alınırken hızla, biraz daha ilerdeyim geçmiş senelere göre.
Kimi şeyi bırakmışken geride, bazı şeyleri de önüme kattım...
Bıraktıklarım gün geçtikçe ufalırken gözümde, aldıklarım daha değerli gibi geliyor bana.

Bir Aşk aldım zaten önceki seneden emanet/hediye/herşey...
Emaneti taşıyorum çokça göğsümde
Hediyeyi saklıyorum güvenli bir yerde açmak üzere
Herşeyi anlamlandırıyorum gün geçtikçe...

Bir kayıplar silsilesi, en hakkeden suretlerde
Bir neşriyat dünün sokaklarından kalma, yeni caddelerde satılan;
İçerik başka, bambaşka.

Ölüyor muyum ne?
Psikozlarım mı arttı yoksa? bilmiyorum.

Vücut kimyamla oynuyor hayat
Hissediyorum sonsuzluğumun mağlubiyetini, ufka yaklaştıkça.

Ey Aralık;
Geldin yine...
HOŞGELDİN!

Ben sana gelene kadar, sen çıkageldin baskın basar gibi.
Ama bana bastılar bir çeyrek
Üzerinde itlerin türlü türlü silueti

Ey Aralık;
Hoşgeldin...

Ben erirken
Sen tut hayalimin resmini
Sonra bir kar...
Beyaz bir dinginlik üzerine sonra
Ölü toprağımın...

Dişlerim kalacak o beyaz altında
Sese aldırma sakın
Yağız tenim ürkütmez kar beyazı
Dişlerim iki cihanda direnmeye ayarlı...

Sonra bir gözyaşı
bir damla daha...
ve sonra.........................................

Kopar kızılcası soğuğun
Donar en tuzlu yaş toprağımda.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder