28 Aralık 2010 Salı

2010 Z Raporu / Bitmiştir...

Uzun zaman oldu ki, samimi itiraflarım yok.
Çünkü olduğu gibiyim. Açık ve net.
Ve hatta ekstra şeffaf…

Kısa zaman önce çok köklü değişikliklerin yılıydı benim için, 2009.
Geldi, değiştirdi, yıktı, baştan başlattı ve 2010 a devretti sorumluluklarını.
Sorumluluk diyorum, çünkü bana yaklaşan ve benden uzaklaşan her nesne ve soyutun bir sorumluluğu vardır.

Ancak ‘’gerçek olan’’ bir değişim başlatır.
taa ilk andan itibaren!

Ben ne kadar gerçeğim bilmiyorum. Daima olduğu gibi, hala ciddi kaygı ve soru işaretlerim mevcut.
Bunlar mezara kadar gelecekler benimle biliyorum. Çünkü O soru işaretleri de birer gerçeği temsil ediyorlar zihnimde ve gerçeğe yakın gördüğüm dünya hayatında.

Uzun zaman oldu ki, doğru ile gerçek arasındaki ayrımı yapamıyorum.
Bunu düşünecek ne zamanım ne de imkanım var.
Her doğru gerçek olmayabilir.
Her gerçeğim de doğru olmayabilir.
Yanlış kelimesi anılmaz pek benim sayfalarımda… ama anıldığı anlar, dönemler ciddi ciddi olmuştur.
O kelime ile başlayan cümlelerin gerçekliğini test etmek adına… zamanında, yanlışlar denenmiştir…
(Yüzeysel olarak)

Aslında vakti zamanında daha ciddi bir felsefe ve açıksız bir yaşam düşünüyordum.
Açıklarının en aza indirgenmiş olduğu bir dünya hayatı ve biraz da mistik bir tarzda… şimdilik uzaktayız. Doğruluğu tartışılır.

Ama olmadı,  iflas etti…
Gerçek daha sertti, uzun sürmedi…
Dayanılırlılığı düşüktü, segmentasyon hatası vardı…
Doğuştan gelen kalıtsal hatalar hesaba yeterince katılmadı, varoluşsal psikozlar denklemi bütünüyle bozdu.

Düşündüğüm ve tasarladığım her şey hafif kaldı.
Bütünüyle İFLAS etti.

Sadece farkındalık kaldı elimde bütün olarak.
 O da ciddi zarar verdi tüm ürettiğim düşüncelere.

Geçiyorum şimdi hepsini birer birer…

2010,
Zor geçti, içerik zengini değildi…
Nefessiz ve tek insanın mücadelelerine tanıklık eden bir yıl oldu.
Aşk’ın esareti ve bedelini ödemekle geçti.

Aşk demek yanlış olur,
Adını koymadığım farklı bir dünyanın bedelidir bu sene yaşanan her zorluk, zorunluluk.
Aşk’tan farklı bir duygunun nesnesi,  kadının varoluşu.
Kadının kendisini varedememesi, zayıflığı ve aracılığı…
Sınava kadın da dahil, amaçta; kadınla gerçekleşecek yegane çıkış.
Kadının aslına çıkacak bir zaman diliminin satınalınması !

Ben bu sene beyinsizdim.
Tektim daha çok…
Adını önceleri koyduğum, sonra vazgeçtiğim, sonraları başka bir boyut üzerine şekillendirdiğim,
Basit bir hayatın elde edilmesi uğruna… savaşlar başlattım…
Düşmanları belli olmayan, kaderle benim aramda geçen bir savaş.

Kendimi daha çok zavallı gibi hissettim öyle de gördüm.
Tanrı beni deniyordu,  O Tanrı’nın Özel’i ALLAH.

Kimsenin benden bir şey talep ettiği yoktu aslında
Hala da yok,  bu defa daha fazla seçenek isteyen
Seçenekleri çoğulcu bir mecraya taşımak isteyen bir ben var.

Altın Kural devam ediyor: Seda üzerine işlenmiş, ham hayat ! tek başıma yapmıyorum. Yapamıyorum!

2010,
Önümüzdeki seneye sorumluluklarını devredecek birkaç saat sonra…70 saat sonra…

2011 senesinin,
İlk 4’ü: Yolu hissetmekle
İkinci 4: Yola karar vermekle
Üçüncü 4: Yola taşınmakla
Son 4: Yolu kontrol etmekle tamamlanacak.

Kayıplar:
-          Zamanın yıpratıcı fiziki etkileri zirveye ulaştı.
-          Korku diye bir şey kalmadı, gözüm bir şey görmemeye başladı. Yine de temkinliyim.
-          Özgürlük sorunu olmasa da, tek başıma değilim artık. Daha fazla mücadele gerekiyor.
-          Etrafımdaki herkesin sahtekarlığı, olumsuz diyemeyeceğim ama negatif bir atmosfer yarattı.
-          Seda fazla tek kaldı, başıboş düşünüyor ve davranıyor.

Kazançlar:
-          Kesin olan hiçbir şey yok.
-          Seda’nın gelmesi, tek başına tüm kazançların tamamını oluşturuyor.
(varoluşsal huzur, sessiz iken)

Şüpheli:
-          Şüpheye yer yok.
-          Kaybetmeye zaman yok.
-          Karar aşamasında ciddi kaygılar oluşuyor.
-          En başa dönme cesareti alevleniyor.
-          Özgürlük duyguları yükseliyor.
-          30 yaş psikozu keşfedildi, çok net.
-          İçe dönüş sert bir şekilde başlıyor.
-          Beni tanımayanlar için sert ve keskin hareketler. (af yok)

Aile Durumu:
-          Vicdani duygular son buluyor.
-          Sorumluluk duygusu vicdan yapmanın önüne geçti.
-          Kimseye af yok.
-          Anne artık bu aileden görülmüyor ! (uzaydan fırlatılmış)
-          Seda’yla uzaklaşma hissi beliriyor.
-          Kimseye zerre merhamet yok.
-          Ölümler doğal karşılanacak… (kendi ölümüm dahil)

Başka bir şey yazmak istemiyorum…
2010 bye.
2011 ??? .

25 Aralık 2010 Cumartesi

25 Aralık 2010

Evde keyifsiz ve suratsız bir adam olunca...
Onca yükün üstüne bir de bu ev gerilimi hiç çekilmiyor.

Oysa ben hep iyi ve gülen insanlar istedim...
En azından bir an...

Erken başlamamış olabilirim savaşmaya,
Ama geç olmadığı aşikar.

Refah kazanmadan her şey bedbaht
Her şey sıkıntılı..

Bu gecede uyuyamayacağım belki de...
Ama her şeyi zamanla çözeceğime eminim.

Bu aralar Zeki Müren dinliyorum ve çok iyi geliyor Ruhuma...

Not: Yemeğe gidiyorum. Gelince hesap kitap işlerine gireceğim. 10 gündür kaçıyorum :)

24 Aralık 2010 Cuma

Karanlığın içinde...

Uyuyamama sorunu tam hız devam ediyor...
Rayından çoktan çıkmış varlık.

Öylesine net ve keskin ki...

Gecenin 03:24 ü saat ve içimden uyumak gelmiyor.
Bu nasıl bir kaymadır hiçliğe ve kaygıya...

Anlam yükleyemiyorum çoğu zaman kişisel olarak.
Boşluk yok, güç kayması ve anlam yetersizliği var doğanın kendisinde...

Gidelim...

Kafa önde...
Olması gereken haliyle bir Cengiz CANSIZ klasiği...

Tok'um ulan ben hayata...
Valla yaa ne işim var burda

Kalk gidelim Hanım'ım.

Baş önde,
Gurur içre yüksek!

Burda yapacak işler
Olsun kalsın yarım...


Özlemle gideceğiz gör bak...
Birbirimize kavuşma hayalimiz,
Tanrı'nın kararı...

İçimiz kadife kese.

22 Aralık 2010 Çarşamba

Dönem kapandı.

Yay burcundan çıkıyor zaman...

Hem iş kurdum
Hem ........

Bu dönence beni öldürecek.
Hep deprem gibi
Deprem gibi yıkıp yeniden kuruyor...

Ama artık bitti.

Güle Güle benim kutlu Dönencem,
Seneye görüşeceğiz inşallah...

18 Aralık 2010 Cumartesi

16 Aralık 2010

Aralık çıkmazı...
Çıkar yol oldu yine.

Bu defa cadde oldu aktı üzerime.
Su gibi akıp giden hayatın içinde
Adım adım işliyorum kendimi
Uyku nedir bilmeyen kadere...

----------------------------------------------------------------

3 Aralık 2010 Cuma

Kendime Ültimatom

İnancım o ki;
Bir gün iyi şeyler yazacağım.

Dünya da hiçbir insan yoktur ki;
Benim kadar iyi niyetli olsun
İnatla bir şeyi başarmaya dönük savaşsın.

Bundan kaçış yok!
İstediğin şeyin sorunlarını çözeceğine inanıyorsan,
Arkasında dur.

Duruyorum.
Duracağım.

1 Aralık 2010 Çarşamba

Aralık

Bir Cengiz CANSIZ ritüeli belki de bu...
Gelen her Aralık ayına yazmak...
Hayatında şansa ve tılsıma yer vermeyen birinin,
sadece bir zamansal dilimden medet umması.

Aralık gelecek ve Cengiz kendini iyi hissedecek...

Evet aslında iyi hissediyorum yine. Hayat hakkım elimden alınırken hızla, biraz daha ilerdeyim geçmiş senelere göre.
Kimi şeyi bırakmışken geride, bazı şeyleri de önüme kattım...
Bıraktıklarım gün geçtikçe ufalırken gözümde, aldıklarım daha değerli gibi geliyor bana.

Bir Aşk aldım zaten önceki seneden emanet/hediye/herşey...
Emaneti taşıyorum çokça göğsümde
Hediyeyi saklıyorum güvenli bir yerde açmak üzere
Herşeyi anlamlandırıyorum gün geçtikçe...

Bir kayıplar silsilesi, en hakkeden suretlerde
Bir neşriyat dünün sokaklarından kalma, yeni caddelerde satılan;
İçerik başka, bambaşka.

Ölüyor muyum ne?
Psikozlarım mı arttı yoksa? bilmiyorum.

Vücut kimyamla oynuyor hayat
Hissediyorum sonsuzluğumun mağlubiyetini, ufka yaklaştıkça.

Ey Aralık;
Geldin yine...
HOŞGELDİN!

Ben sana gelene kadar, sen çıkageldin baskın basar gibi.
Ama bana bastılar bir çeyrek
Üzerinde itlerin türlü türlü silueti

Ey Aralık;
Hoşgeldin...

Ben erirken
Sen tut hayalimin resmini
Sonra bir kar...
Beyaz bir dinginlik üzerine sonra
Ölü toprağımın...

Dişlerim kalacak o beyaz altında
Sese aldırma sakın
Yağız tenim ürkütmez kar beyazı
Dişlerim iki cihanda direnmeye ayarlı...

Sonra bir gözyaşı
bir damla daha...
ve sonra.........................................

Kopar kızılcası soğuğun
Donar en tuzlu yaş toprağımda.

29 Kasım 2010 Pazartesi

En Sonunda... Minik Bir HAK belki de.

aslında çokta emin değilim neleri hakkettiğime dair...
ALLAH bilir !!!
bakmayın böyle başlık attığıma...

çok uzun senelerin emeği var bu ufak ofiste.
ofis ufak, sermaye ufak ama hayaller de ortanca.
büyük olan tek şey varsa,
O da Eşime duyduğum AŞK'tır.

Ben sadece Mutlu olmak istedim...
Bilirim bir bardak suyun,
50 krş'un ne zor elde edildiğini.

Kimisi su der geçer...
menbayı satınalır...
umursamaz bile su'yun ne zor hakkedildiğini...

Kimisi çok susuz kalmıştır.
Mıh gibi gözlerinde taşır o susuz kaldığı seneleri.

İnsan kendi özünü ne yaparsa yapsın unutmaz!
Öz değişmez.

Yaş muaccel bir zamana dek...

Cengiz CANSIZ

25 Kasım 2010 Perşembe

Kısa not,. her zaman ki gibi.

En büyük hayalim,
Bir gün sadece yazmak.

Bugün düşündüm de şöyle bir...
Akıcı bir şekilde Kitap okumayalı
Araştırma yapmayalı ne çok zaman geçmiş.

Ben bunun için mi Doğdum!
Doğurdum kendimi?

Neyse,
Yat zıbar Cengiz.

22 Kasım 2010 Pazartesi

Mesafeli kuşkular

Uykusuzluktan gözlerim acıyor.
Ama Ruhumun uyuması lazım gözlerimin kapanması için.

Yapacak o kadar çok iş var ki aslında...
Uyumak büyük bir lüks.
Ne var ki dünyalılar geceleri uyuyor,
ve geceleri her yer kapalı...

yarın tabela tasarımı için can'ın yanına gidicem
umarım bu hafta biter herşey.

Babamın canı sıkkın ayrıca,
İnşallah babamda rahatlar.
İnşallah.

üzücü...

21 Kasım 2010 Pazar

Bayram tatili bitti, Aralık tatili başlıyor

Aralık geldi neredeyse...

Bir şeyler yaptım amaa, sonu nasıl olur tam kestiremiyorum.
Bayramın bitimiyle havalar buz kesti. Ellerim üşüyor şu an...
Aralık Güneşi'nden fazla medet ummamak gerekir zira.

Ama Aralık İnsanı an içinde hareket eder.
Aralığın karakteristliği bu zaten.

Ben şimdi kendi kendimin ucuz romanından Nobel'e koşacağım.
Bir dram, bir macera bir de aşk yazılacak bu romanda.

Sonunda herkesin bildiği gibi; kahramanımız ölecek...
Ama arkasında umutlu insanlar bırakarak.

10 Kasım 2010 Çarşamba

Ah zaman ...

Si*ik işlerin sonu..
Herşeye rest neredeyse...
En fazla bir kaç zaman kaybedeceğim...
ve zaman biraz daha.

Ah zaman,
Sen ne puştsun
Puştususun ömrümün.

7 Kasım 2010 Pazar

Aslında...

Aslında bu yaşadıklarım, bana ezelden hatıra...
Birer nazar boncuğu nefes aldığım hergün için,
ve nefes almazdan öncesi tüm ejdadım için...

Ben en iyisi ejdadımı sikeyim,
Soysuz ve güçsüz bir soydan geldiğim için...

Devrim yapmak bana kaldı
ve bu gerçekten çok can alıcı
çok sancılı...

Dökülüyorum tel tel 
Hiç yaşamadığım kadar...

En zoru...

En zoru...
elbette yalnız kalmak,
elbette etrafında uğrunda savaş verdiklerin tarafından terkedilmek...
elbette bu acılı ve sancılı günlerin sessiz sedasız ve herkes tarafından doğal bulunmasına tanık olmak...
elbette çıldırasıya acının ve zorluğun dip noktasına demir atmak, gömülmek...

En zoru,
aslında...

hiçbir zaman bir adım sonrasını görememektir arkadaşım...

6 Kasım 2010 Cumartesi

Aşk dışında...

Gün dönüyor...
Herşey değişiyor, ansızın!

Artık daha fazla risk alıyorum. 
Çocukça riskler değil farkındayım.

Yapmam gerekeni yaptığıma inandığım sürece;
Hatalarımı elbette daima sahiplenirim.

ve unutmadan...

Yalnız bırakıldığımı ve engellendiğimi gördükçe,
Daha fazla üzerine gidiyorum herşeyin.

Ben; Cengiz C.

Yaparım dediğim şeyi, Aşksal değilse eğer;
Mutlak yaparım.

3 Kasım 2010 Çarşamba

Acenta Planın 2.kez patladığı gün...

Yine Zikildik!

Ey Halkım Unutma Beni...

Sağolsun dostlarım...

1 Kasım 2010 Pazartesi

Cengiz'in ana düsturu budur.com

Açıkcası derin bir dinginlik içindeyim.
Yorgunluk tuhaf bir duygu içine saklanmış...

Dinginliğim yorgunluğumu gölgeliyor adeta
İşle ilgili yapmak istediğim sıçrama,
Sıçışa dönmüş vaziyette.

Elimden gelen herşeyi sonuna kadar yaptım.
Bunu yaparken para da kaybettim
O paradan daha çok, dost diye bildiğim insanları da...

Benim anafikrimi herkes şöyle bilsin istiyorum;
Geçte olsa benim ana duygum budur:
- İnsan kaybetmeyi, Proje kaybetmeye yeğlerim.
( para değil, proje! )

29 Ekim 2010 Cuma

İlk not...

Kişisel olarak yazma eğilimlerimin arttığı bir dönem...
Ne çıkar bilmiyorum.
Kağıt kaleme ihanet etmek biraz koysa da,
Aslında kağıt ve kalem neredeyse nostalji oldu bile..

Bu gece bu sayfayı açmak için çok düşündüm ve çok uğraştım.

Fazla bir şey yazmadan yatağa yöneliyorum.
Sabah iş ziyaretleri için 10 gibi çıkacağım.